e
sv

Bozkırın Hükümdarları: Doğu Göktürk Kağanlığı’nın Yükselişi ve Mirası

11 Okunma — 13 Ekim 2025 15:21
avatar

bitigsel

  • e

    Mutlu

  • e

    Eğlenmiş

  • e

    Şaşırmış

  • e

    Kızgın

  • e

    Üzgün

Orta Asya bozkırlarında dolaşan, güçlü imparatorluklar kuran ve dünya tarihini etkileyen çok sayıda kavim ve millet Türk tarihinde bolca yer almaktadır. Göktürkler, “Türk” kelimesini devlet adı olarak ilk kullanan, siyasete ulusal bir kimlik duygusu getiren ve geride bıraktıkları kalıcı metinsel miras nedeniyle bu devletler arasında özel bir konuma sahipti. Bu muazzam otorite, 6. yüzyılın sonlarına doğru iç çekişmeler ve taht kavgalarıyla aşındı ve bu da Göktürk Kağanlığı’nın ikiye bölünmesine yol açtı. Tarihin akışını değiştirecek iki yeni imparatorluk olan Batı ve Doğu Göktürk Kağanlıkları bu ayrışmayla ortaya çıktı. Bozkırın doğu yakasına hakim olan ve Türk kimliğinin oluşumunda önemli rol oynayan Doğu Göktürklerinin tarihi bu makalede daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Doğu Göktürk Kağanlığı’nın Kuruluşu ve Güçlenmesi

Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu Bumin Kağan’ın ölümünden sonra devletin yönetimi konusunda başlayan ve “ikili teşkilat” yapısının getirdiği güç mücadeleleri, 582 yılında kağanlığın resmen ikiye bölünmesiyle sonuçlandı. Devletin doğu topraklarını yöneten İşbara Kağan, Çin’deki Sui Hanedanı ile kurduğu stratejik diplomatik ilişkilerle konumunu güçlendirerek Doğu Göktürk Kağanlığı’nın ilk hükümdarı oldu. Türkler için kutsal sayılan ve “devletin kalbi” olarak görülen Ötüken merkezli kurulan bu yeni devlet, kısa sürede Orta Asya bozkırlarının en önemli siyasi ve askeri gücü haline geldi. Coğrafi olarak Moğolistan platosu ve çevresine hükmeden Doğu Göktürkler, doğu ile batı arasındaki en önemli ticaret arteri olan İpek Yolu’nun kontrolü için stratejik bir konumdaydı. Bu dönemde kağanlık, onlu sisteme dayalı disiplinli ordusuyla Çin üzerinde ciddi bir askeri baskı kurarken, aynı zamanda kervan yollarını kontrol ederek büyük bir ekonomik refaha ulaşıyordu. Devlet teşkilatlanması, ordu yapısı ve sosyal hayat, kendilerinden önceki Hun ve diğer bozkır imparatorluklarının köklü devlet geleneğinin bir devamı niteliğindeydi.

Çin Baskısı ve Fetret Devri: Kağanlığın Zor Yılları

Doğu Göktürk Kağanlığı’nın bozkırlarda böylesine güçlü bir hakimiyeti olması, güneydeki güçlü komşusu Çin için her zaman bir endişe kaynağı olmuştur. Sui Hanedanlığı’nın yerine geçen Tang Hanedanlığı, Göktürkler’i önemli bir tehdit olarak görüyordu. Sonuç olarak Tang Hanedanlığı, Göktürkler’i zayıflatmak amacıyla kapsamlı politikalar benimsedi. “Böl ve yönet” olarak bilinen stratejinin ustaca uygulanmasıyla Tang imparatorları, Göktürk prenslerine tahtı vaat ederek aralarında anlaşmazlık yaratmayı başardılar. Bu durum, iç isyanların körüklenmesine, hanlığa bağlı diğer Türk boyları (Tiele gibi) arasında isyanların teşvik edilmesine ve devletin ekonomik baskı yoluyla zayıflamasına yol açtı. Taht için halihazırda devam eden iç çatışmaların yanı sıra, bu dış askeri ve siyasi güçler Doğu Göktürk Devleti’ni yavaş yavaş çöküşün eşiğine getirdi. 630 yılında İl Kağan’ın Tang askerleri tarafından teslim olmasıyla, hanlığın bağımsızlığını kaybetmesine yol açan korkunç bir dönüm noktası yaşandı. Geleneksel olarak “Fetret Devri” olarak adlandırılan bu esaret dönemi, yaklaşık elli yıl sürdü. Çin yönetimi altında yaşamaya zorlanmalarına rağmen, on binlerce Türk bu dönemde ulusal kimliklerini ve özgürlük ateşini yüreklerinde taşımaya devam etti.

Bağımsızlık Mücadelesi ve İkinci Doğu Göktürk Devleti

Çin esareti altında geçen yıllar, Türklerin bağımsızlık arzusunu yok etmek yerine daha da kamçıladı. Bu dönemin en bilinen ve sembolik direniş hareketi, 639 yılında Kür Şad ve 39 arkadaşının, Çin imparatorunu esir alarak bağımsızlığı yeniden kazanma amacıyla Çin sarayını basma girişimidir. Bu cüretkâr isyan kanla bastırılsa da, esir bir milletin asla boyun eğmeyeceğini gösteren bir bağımsızlık meşalesi yaktı. Bu ruh, 682 yılında Kutluk Kağan’ın (İlteriş Kağan) liderliğinde yeniden alevlendi. Kutluk Kağan, dağınık halde bulunan Türk boylarını bir araya getirerek Çin’e isyan etti ve İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı’nı kurmayı başardı. Bu büyük başarıda, “toparlayan, derleyen” anlamına gelen “İlteriş” unvanını alan Kutluk Kağan kadar, onun bilge veziri, devlet adamı ve baş stratejisti Tonyukuk’un da payı büyüktü. Bu dönemin en büyük mirası ise hiç şüphesiz, Türk dilinin, tarihinin ve devlet felsefesinin ilk yazılı belgeleri olan Orhun Yazıtları’dır. Bu anıtlar, yalnızca bir zafer anıtı değil, aynı zamanda Türk milletine seslenen, geçmişteki hatalardan ders çıkarılmasını öğütleyen ve devlet olmanın sırlarını anlatan birer siyasi manifestodur. Bu taşlar, devlet olmanın ve bağımsız yaşamanın önemini binlerce yıl öteden günümüze taşımaktadır.

Sıradaki içerik:

Bozkırın Hükümdarları: Doğu Göktürk Kağanlığı’nın Yükselişi ve Mirası

treesmendus.com