
Orta Asya’nın erken tarihinde, özellikle yedinci ve onuncu yüzyıllarda, Kangar Birliği, Aral Denizi çevresindeki bölgeyi yöneten güçlü bir göçebe örgütüydü. Batı kaynaklarına göre, bu grup, güçlü bir siyasi partiye dönüştüğü için Peçenekler arasında en etkili siyasi grup olarak kabul edilir. Kangar Birliği’nin siyasi nüfuzu sonucunda bölgenin siyasi ve etnik yapısı önemli ölçüde değişmiştir. Ayrıca, Asya’dan Avrupa’ya gerçekleşen büyük ölçekli göçlerde de önemli bir faktör olmuştur. Kangar Birliği’nin kökenleri, üzerine inşa edildiği siyasi temeller ve tarihten silinmesine yol açan koşullar bu makalede ele alınacak konulardır.

Çin metinlerine göre “Kangar” terimi, MÖ 2. yüzyıldan itibaren Seyhun Nehri vadisinde yaşayan Kangju (Kang-chu) halkından gelmektedir. Tarihçiler, Kangju’nun nihayetinde Kangar Birliği olarak bilinen daha büyük bir kabile örgütüne dönüştüğü görüşündedir. Bölgedeki güç boşluğu, özellikle Göktürk Kağanlığı zayıfladıkça zamanla güçlenen bu birlik tarafından doldurulmuştur. Ural ve Emba Nehirleri arasında, Aral Denizi’nin kuzeyinde bulunan uçsuz bucaksız bozkırlarda kendilerine yer edinmişlerdir. Bu alan onlara İpek Yolu üzerinde stratejik bir avantaj sağlamanın yanı sıra, hayvancılık faaliyetleri için de geniş çayırlar sağlamıştır. Yedinci yüzyıl, bu ittifak üzerine Arap coğrafyacıları ve diğer doğulu yazarlar tarafından yazılan edebiyatın başlangıcına tanıklık etmiştir. Hem askeri gücü hem de bölgedeki çok sayıda etnik grubu (Türkler, İranlılar ve diğer göçebe kabileler dahil) bir araya getirme kapasitesi, Kangar Birliği’nin güçlü bir örgüt olarak ün kazanmasını sağladı.

Kangar Birliği bir imparatorluk değil, merkezi bir lider tarafından yönetilen, gevşek bir şekilde birbirine bağlı bir kabileler grubuydu. “Yabgu” unvanı, birliğin en üst düzey yetkilileri tarafından kullanılsa da, kabile reisleri ve daha küçük grupların liderleri de bu unvanı kullanıyordu. Peçenekler, bu birliğin en güçlü ve aktif gruplarından biriydi. Bazı kaynaklar, batıya doğru ilerleyen Kangarların kendilerine Peçenekler adını verdiğini söylüyor. Kangar Birliği, insanların savaşmak istememesinin en büyük sebeplerinden biriydi. Oğuz Yabgu ve Hazar Kağanlığı ile baş edebiliyorlardı çünkü hareketliydiler ve okçulukta iyilerdi. Orta Asya bozkırlarında aktif rol alıyor ve bölge üzerindeki siyasi ve ticari güçlerini koruyorlardı. Bu büyük askeri ve siyasi güç, bölgedeki diğer göçebe gruplar için hem bir tehdit hem de bir çekim noktasıydı. Kangar Birliği geçmişte bölgede güçlü bir gruptu. Kangar Birliği, özellikle Seyhun Nehri kıyısındaki şehir devletleri üzerinde büyük bir güce sahipti ve ayrıca çok para kazanıyordu.

Kangar Birliği, doğudan daha fazla göçebenin gelmesi nedeniyle daha hızlı dağıldı. Birlik, 9. ve 10. yüzyıllarda, özellikle de Oğuz Türkleri tarafından sert bir şekilde saldırıya uğradığında hayatta kalmakta zorlandı. Bu yoğun baskı nedeniyle Kangar Birliği dağılmaya başladı ve kabileler batıya, Karadeniz’in kuzeyine göç etmek zorunda kaldı. Batıya doğru ilerleyen bir grup olan Peçenekler, Bizans ve Doğu Avrupa tarihi üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Peçenekler, Tuna Nehri’ne kadar batıya doğru ilerlediler ve burada Bizans İmparatorluğu’nun paralı askerleri oldular ve sürekli Rus beylikleriyle savaştılar. Oğuzlar ve Kıpçaklar gibi daha büyük Türk grupları, Kangar Birliği’nin Orta Asya’da kalan kısımlarını yavaş yavaş ele geçirdiler. Sonunda Kangar Birliği, göçleri ve askeri zaferleriyle Orta Asya’nın erken Türk tarihinde stratejik öneme sahip güçlü bir konfederasyon olarak tanındı. Bozkırların karmaşık tarihini anlamak için Kangar Birliği’nin mirasını bilmeniz gerekir.
Orta Asya’nın Gizemli Gücü: Kangar Birliği
Yorum Yaz