
13. yüzyıl Anadolu’su, hem gelişmenin hem de çürümenin yaşandığı bir Ortaçağ dönemiydi. Anadolu’daki Sünni Müslüman güç, yani Anadolu Selçuklu Sultanlığı (kimi kaynaklarda Ankara Sultanlığı diye de anılır), 12. yüzyılın sonları ve 13. yüzyılın başlarında bölgenin en güçlü devleti haline gelmişti. Alaeddin Keykubad I’in saltanatı Selçuklu kudretinin zirvesini temsil eder; sultan etrafını Emir Fahreddin, Ebu’l Fazl Beyhakî ve Nizami Aruzi gibi şairlerle donatmıştı. Ancak bu altın çağ kısa sürdü. Cengiz Han’ın birleştirdiği Moğol İmparatorluğu, tarihin en büyük ve en güçlü imparatorluklarından biri haline geldi. Halefleri Çin’de Yuan hanedanını kurdu, Moğolistan’da ise başka hanlıklar yükseldi.
Anadolu Selçukluları için 1243’teki Kösedağ Savaşı tam anlamıyla bir felaketti. Bu sadece bir askerî yenilgi değildi; siyaseti, ekonomiyi ve toplumu sarsan büyük bir depremdi. O andan itibaren Selçuklu devleti kendi iradesiyle değil, Moğol gölgesinde yaşamaya başladı.

13. yüzyılın başlarında Cengiz Han ve Moğollar, Orta Asya’dan Çin’e, İran’dan Doğu Avrupa’ya uzanan devasa bir imparatorluğun hâkimiydi. Cengiz Han’ın ölümünden sonra imparatorluk dört güçlü hanlığa bölünse de fetih arzusu sürdü. Doğuda önce Harezmşahlar ve Abbasiler hedef alındı, sonra sıra Anadolu’ya geldi.
Öte yandan Selçuklu devleti, Alaeddin Keykubad I’in ölümünün ardından kırılgan bir döneme girmişti. Taht kavgaları, merkezi otoritenin zayıflaması ve beylerin fırsatçı hamleleri devleti dış tehditlere açık hale getirdi. Tahta çıkan II. Gıyaseddin Keyhüsrev ise deneyimsiz bir hükümdardı ve saray entrikalarına kapılmıştı.
Moğol istilası ihtimali Selçuklu devlet adamlarını derhal barış görüşmelerine yöneltti. Kimileri savaşmayı, kimileri diplomatik yollarla boyun eğip devleti kurtarmayı savunuyordu. Ancak bu kararsız ve basiretsiz tutum, sonun başlangıcı oldu.

1243’te Erzincan yakınlarındaki Kösedağ’da Selçuklu ve Moğol orduları karşı karşıya geldi. Selçuklular sayıca kalabalık olsalar da disiplinsizlik, komutanlar arasındaki bölünmüşlük ve Keyhüsrev’in etkisiz liderliği yüzünden avantaj sağlayamadılar.
Moğollar, savaşın en eski hilelerinden birini kullandı: sahte ricat. Tecrübesiz Selçuklu askerleri bu tuzağa düşüp dağınık halde peşlerine düşünce, Moğollar ani bir karşı saldırıyla orduyu bozguna uğrattı.
Kösedağ yenilgisi sadece bir askerî hezimet değildi. Bu savaştan sonra Selçuklu devleti siyasî bağımsızlığını yitirdi, Moğollara tâbi oldu. Artık sultanlar kendi başlarına karar veremiyor, Moğol onayı olmadan hareket edemiyordu.

Kösedağ yenilgisi sonrası çöküşün sonuçlarını ayrı ayrı kategorilerde şu şekilde incelemek mümkündür:
Bu çöküş, siyasî güç dengelerini de yeniden şekillendirdi. Selçuklular Moğol vesayeti altında yaşamaya mecbur kaldılar. Ancak onların mirasından, Anadolu beylikleri doğdu; bunların arasından da Osmanlılar yükselerek yeni bir imparatorluk kurdu.
Moğol Gölgesinde Bir Devlet: Kösedağ Yenilgisi ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Çöküşü
Yorum Yaz