e
sv

Tarihin Akışını Değiştiren Güç: Batı Göktürk Devleti

11 Okunma — 10 Ekim 2025 16:00
avatar

bitigsel

  • e

    Mutlu

  • e

    Eğlenmiş

  • e

    Şaşırmış

  • e

    Kızgın

  • e

    Üzgün

Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında tarih boyunca çok sayıda devlet ve medeniyet var olmuştur. Bu devletler arasında, avantajlı konumu ve askeri gücü nedeniyle Batı Göktürk Devleti, Türk ve dünya tarihi açısından önemli bir rol oynamıştır. Bu imparatorluk, Birinci Göktürk Kağanlığı‘nın ikiye bölünmesine neden olan bir iç siyasi krizin ardından ortaya çıkmıştır. Gelişmiş askeri örgütlenmesi, Bizans ve dönemin diğer süper güçleriyle diplomatik bağları ve İpek Yolu üzerindeki tam kontrolüyle ün kazanmıştır. 100 yılı aşkın tarihi boyunca, Avrasya’daki güç dengesini etkileyen, çatışmaların gidişatını değiştiren ve kültürler arası etkileşimleri etkileyen kilit oyunculardan biri olarak ortaya çıkmıştır.

Batı Göktürk Devleti’nin Kuruluşu ve Yükselişi

İkili teşkilat yapısına göre, I. Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu Bumin Kağan’ın kardeşi İstemi Yabgu, krallığın batı kolunu yönetmekle görevlendirildi. İstemi, “Yabgu” unvanı altında büyük bir güce sahipti ve yönettiği batı bölgelerinde giderek bağımsız bir idari sistem oluşturdu. 581’de Mukan Kağan’ın halefi Taspar Kağan’ın ölümünden sonra hanlık içinde taht çekişmeleri ve veraset anlaşmazlıkları patlak verdi. Batıda Tardu ile doğuda İşbara Kağan arasında büyüyen çatışma, bu istikrarsız dönemin bir sonucuydu. Devlet, 603 civarında resmen doğu ve batı olmak üzere iki kısma ayrıldı. İstemi Yabgu’nun oğlu Tardu’nun yardımıyla batı kanadı tam bağımsızlığa kavuştu. 

Tardu Kağan’ın yönetimi sırasında, Batı Göktürk Devleti hızla genişledi ve küresel hakimiyet iddiasında bulundu. Bizans ve Sasani İmparatorlukları ile karmaşık ve çeşitli diplomatik ilişkiler sürdürmenin yanı sıra, Tardu sınırlarını Hazar Denizi’nden Hindukuş Dağları’na ve Afganistan’a kadar genişletti. Devlet, bu dönemde Orta Asya’nın önde gelen askeri ve siyasi gücü haline geldi. Ancak Tardu’nun tüm Göktürkleri tek çatı altında birleştirme ve Doğu Türk Kağanlığı’nı ilhak ederek bölünmeyi aşma girişimleri, sadık Töles kabilelerinin ayaklanmasıyla engellendi. Bu ayaklanma Tardu’nun gücünü zayıflattı ve devletin büyümesini de engelledi.

İpek Yolu Hakimiyeti ve Stratejik İlişkiler

Batı Göktürk Devleti‘nin ekonomik refahının ve siyasi gücünün temelinde, Çin’den Akdeniz’e uzanan dünyaca ünlü ticaret ağı İpek Yolu’nu kontrol etmesi yatıyordu. İpek, baharat, değerli madenler ve lüks eşyaların taşındığı bu zenginlik ve kültür hattı, büyük ölçüde Göktürklerin denetimi altındaydı. Bu durum, devleti dönemin diğer büyük güçleriyle doğrudan muhatap haline getiriyor ve onlara karşı önemli bir koz sağlıyordu. Özellikle İpek Yolu’nun kontrolü ve vergilendirilmesi konusunda Sasani İmparatorluğu ile sürekli bir siyasi ve askeri rekabet halindeydiler.

Bu stratejik rekabet, Batı Göktürkleri ile Bizans İmparatorluğu arasında, ortak düşman Sasanilere karşı doğal bir ittifakın doğmasına zemin hazırladı. Sasanilere karşı ortak bir menfaat algısı, iki devleti askeri ve ticari alanlarda sıkı bir iş birliği yapmaya itti. Göktürk elçileri İstanbul’da (Konstantinopolis) imparatorların huzuruna çıkarken, Bizans elçileri de Göktürk saraylarında büyük bir saygıyla ağırlandı. Bu ittifak, Sasanilerin hem doğuda hem batıda iki cephede birden savaşmak zorunda kalmasına neden olarak dünya tarihindeki güç dengelerini ve büyük savaşların sonuçlarını doğrudan etkilemiştir.

Devletin Zayıflaması ve Yıkılış Süreci

Tardu’dan sonraki yıllarda ortaya çıkan iç çatışmalar ve kabileler arası çatışmalar, devletin muazzam gücünün giderek zayıflamasına neden oldu. Devleti oluşturan “On Ok” veya diğer adıyla 10 kabile, liderlik rekabetleri ve çıkar çatışmaları yaşadı ve bu durum özellikle merkezi otoritenin aşınmasına yol açtı. Bu kabilelerin bitmek bilmeyen çatışmaları, krallığı içeriden zayıflattı ve Tulu ve Nushibi olmak üzere iki büyük federasyona bölündü. Bu iç istikrarı korumak ve kabileleri tek bir hedef etrafında birleştirmek, Tardu’nun yerine geçen Kağanlar için son derece zorlu oldu.

Doğuda giderek güçlenen Tang Hanedanlığı’nın (Çin) yayılmacı emelleri, bu iç çatışmalar sayesinde mümkün oldu. Tang İmparatorluğu, “düşmanları birbiriyle savaştırmak” politikasının bir parçası olarak, bir kabileyi diğerine karşı destekledi, Göktürk kabileleri arasında anlaşmazlıkları alevlendirdi ve askeri operasyonlarla Batı Göktürk Devleti üzerindeki baskısını giderek artırdı. Devlet, Tang birliklerinin son saldırılarına artık dayanamadı çünkü zayıftı ve iç çatışmalarla ciddi şekilde parçalanmıştı. Batı Göktürk Devleti, 657-659 yılları arasında gerçekleşen son önemli Tang harekâtlarıyla siyasi tarihten silindi ve toprakları Çin’in genel valisi oldu. Ancak, Türgiş ve Karluk devletleri de dahil olmak üzere bölgede başka Türk milletlerinin kurulması, devletin hafızasının ve tarihinin yüzyıllarca yaşamasını sağladı.

Sıradaki içerik:

Tarihin Akışını Değiştiren Güç: Batı Göktürk Devleti

treesmendus.com