
Orta Asya’dan gelen “Ak Hunlar” (Huna/Heftalitler), MS 4.–6. yüzyıllar arasında birkaç kez Kuzey Hindistan’a akınlar düzenleyerek bölgedeki siyasi dengeyi altüst ettiler. Hint kültürünün altın çağı sayılan Gupta İmparatorluğu’nun “Klasik Dönemi” bu istilalarla sarsıldı. İmparatorluk hem ekonomik hem askeri açıdan büyük kayıplar verdi, toprak hâkimiyetini kaybetti ve Hindistan’ın siyasi haritası değişti. Bu süreç, Gupta düzeninin neden çöktüğünü, Hunların Hindistan’da nasıl güç kazandığını ve bunun dini-kültürel sonuçlarını ortaya koyuyor.

Gupta İmparatorluğu’nun çöküşü tek bir nedene bağlanamaz; ancak Hun istilaları en önemli etkenlerden biridir. Skandagupta (yaklaşık 455–467) döneminde kuzeybatı sınırları Hunlara karşı korundu, fakat bu savaşların maliyeti çok yüksekti. Uzun savaşlar hazinenin tükenmesine, batı eyaletlerinin zayıflamasına ve yerel güçlerin öne çıkmasına yol açtı. Nitekim 467–469 sonrası bulunan sikkeler ve belgeler, batıda merkezin otoritesinin çöktüğünü gösteriyor. 490’ların sonuna gelindiğinde Hun akınları savunma hatlarını aşmış, imparatorluğun içlerine kadar ilerlemişti.
Gupta düzeni; sınır savaşları, iç rekabet, feodal yapıların sertleşmesi ve bölgesel sarayların bağımsızlaşmasıyla çözülmeye başladı. İpek Yolu ve Hint Okyanusu ticaret ağlarındaki değişimler vergi gelirlerini azalttı. Merkezî imparatorluk modeli zayıflarken, Hun akınları bu çözülmeyi hızlandırdı.

Alchon Hunları, 6. yüzyıl başlarında Kuzey Hindistan’da derin izler bıraktı. Eran (Malwa) ve Sanjeli yazıtlarına göre Toramana (yaklaşık 493–515), “maharajadhiraja” unvanıyla Pencap’tan Malwa ve Gujarat’a kadar hâkimiyet kurdu. Bu, Gupta topraklarına yönelik ilk büyük Hun dalgasıydı.
515 civarında Aulikara hanedanı hükümdarı Prakashadharma, Toramana’yı yenilgiye uğrattı. 1983’te bulunan Risthal yazıtı bu zaferi kanıtlıyor. Ancak kısa süre sonra Toramana’nın oğlu Mihirakula (yaklaşık 515–540) ikinci bir Hun dalgası başlattı. Çinli seyyah Song Yun, 520’lerde onun karargâhını görmüştü. Gwalior yazıtı ise Mihirakula’yı “yeryüzünün hâkimi” diye tanımlar. Fakat 528–532 arasında Aulikara hükümdarı Yaşodharma önderliğindeki ittifak, Mandsaur/Sondani çevresindeki savaşlarda Mihirakula’yı mağlup etti. Bu yenilgi Hunların Ganj ovasındaki hâkimiyetini kırdı ve onları kuzeybatıya geri itti.
Tarihçilerin çoğu, Hunların 5.–6. yüzyıllarda Hindistan-İran koridorunda güçlü bir askeri güç olarak varlık gösterdiğini, yaklaşık 60–70 yıl süren baskılarının Gupta imparatorluk yapısını parçaladığını kabul eder.

Hun akınları başladığında Gupta ağı zaten çözülmeye yüz tutmuştu. Bu durum, Malwa merkezli Aulikara’lar ile Thanesar/Pushyabhuti (sonradan Harşa hanedanı), Maukhari ve Valabhi gibi bölgesel güçlerin yükselmesine zemin hazırladı. 6. yüzyıl ortasında Gupta hanedanı yıkılınca, Kuzey Hindistan’da çok sayıda orta ölçekli krallık ortaya çıktı. Sanskritçe, farklı saraylar arasında ortak yönetim dili olarak kullanılmaya devam etti fakat yerel kültürler de kendi biçimlerini geliştirdi.
Sınır savaşları ticaret yollarını güvensiz hâle getirdi. Kuzeybatı koridorundaki riskler, limanlardan iç bölgelere ticaret akışını zayıflattı. Şehirleşme yavaşladı, toprak bağışları (agrahara) arttı ve vergi yükü eyaletlere kaydı. Geç dönem Gupta sikkelerinde kalite düşüşü, merkezî otoritenin zayıflamasını yansıtır.
Dini ve kültürel alanda da değişimler oldu. Hun hükümdarlarından Mihirakula bir Şaivitti. Çinli gezgin Xuanzang ve Keşmirli tarihçi Rajatrangini, onu Budist manastırlarını yıkan, rahipleri öldüren biri olarak anlatır. Bu anlatıların bir kısmı abartılı olsa da, Taxila gibi merkezlerde manastırların gerçekten zarar gördüğü biliniyor. Öte yandan Malwa çevresinde hızla gelişen Şaiva tapınak mimarisi, Hunların Hindu ağlarıyla etkileşimini gösterir.
Hun seçkinleri, yerel semboller ve unvanlar kullanarak meşruiyet aradı. Sikkelerde “maharajadhiraja” unvanı, Sasani etkili ateş sunağı tasarımları ve Alchon damgaları görüldü. Bu, hem istilanın hem de yerelleşmenin izlerini taşır.
Hun baskısı, Gupta sanat ve edebiyatının gerilemesini hızlandırırken, bölgesel kültürlerin gelişmesine de kapı araladı. Hindistan 6. yüzyıl ortalarından itibaren çok merkezli bir siyasi ve kültürel yapıya evrildi. Bu yeni düzen, 7. yüzyılda Harşa gibi hükümdarların ve daha sonra Rajput-Gurjara-Pratihara ağlarının yükselişine zemin hazırladı.
Bu metin bilimsel konsensüs doğrultusunda hazırlanmıştır; tartışmalı noktalar (ör. Mihirakula’nın Budizm’e yönelik şiddetinin boyutu) farklı kaynaklarda değişen vurgu ve yorumlarla aktarılmaktadır.
Ak Hunların Hindistan’ı Fethi: Gupta İmparatorluğu’nun Zayıflaması ve Kültürel Sonuçları
Yorum Yaz