
Tarihin en dramatik bağımsızlık mücadelelerinden biri olan Kürşad Ayaklanması, 7. yüzyılın ortalarında, Doğu Göktürk Kağanlığı’nın Çin hegemonyası altına girdiği zorlu bir dönemde gerçekleşmiştir. 630 yılında, Göktürklerin yenilgisiyle birlikte, hakanlık ailesi ve soylu zümre Tang Hanedanlığı’nın başkenti olan Çang’an (Chang’an) çevresine yerleştirilmiş, fiilen esaret altında tutulmuştur. Bu durum, özgürlüğe ve bağımsız bir devlete alışık olan Türk soyluları için büyük bir onur kırıklığı kaynağıydı. İşte bu esaret ortamında, Göktürk hakanlık ailesinden gelen genç bir prens olan Kür Şad (Çin kaynaklarında Aşina Cieşeşuay olarak geçer), vatan sevgisi ve bağımsızlık ateşiyle yanarak, tarih sahnesine damga vuracak cesur bir direniş hareketini planlamıştır. Bu hareketi başlatan ve Türk milletinin bağımsızlık ruhunun ölmediğini gösteren eylem, kürşad ayaklanması olarak bilinir.

630 yılında, Göktürk Kağanlığı’nın yıkılmasıyla binlerce Türk, Çin’in iç bölgelerine yerleştirildi. Göktürk aristokrasisi, Çang’an’ın kuzeyindeki ordugahlarda yaşamaya zorlanmış, bir kısmı da Tang sarayında yüksek rütbeli memur olarak görevlendirilmişti. Bu pozisyonlar bir yandan rahat bir yaşam sağlarken, diğer yandan tam bir siyasi kontrol ve baskı anlamına geliyordu. Kür Şad da bu soylular arasında yer alıyordu; ancak sarayın lüksü ve rahatlığı, onun bağımsızlık idealini söndüremedi. O ve etrafındaki yaklaşık kırk cesur savaşçı, her fırsatta atalarının bozkırlardaki özgür yaşamını özlüyorlardı. Onların tek amacı, Çin egemenliğine son verip Göktürk devletini yeniden kurmaktı. Bu soylu grup, sessizce bir araya gelerek, Çin İmparatoru Taizong’u kaçırıp, karşılığında Göktürk halkının serbest bırakılmasını ve bağımsızlığın yeniden kazanılmasını içeren gözü kara bir plan hazırladılar. Bu çılgın cesaret örneği, kürşad ayaklanması‘nın temel motivasyonunu oluşturuyordu.

Ayaklanma için seçilen an, İmparator Taizong’un başkent dışındaki bir saraydan Çang’an’daki Tay-an Sarayı’na döneceği, yağmurlu ve karanlık bir geceydi. Plan, İmparatoru dönüş yolunda pusuya düşürmek ve rehin almaktı. 639 yılının yaz mevsiminde, yağmurun seller oluşturduğu, gökyüzünün karanlık olduğu o gece, Kür Şad ve 40 yiğidi atlarına atladı. Ancak kader, o gece Türklerin aleyhine işledi. İmparator Taizong, sel tehlikesi nedeniyle aniden rotasını değiştirmiş ve saraya geri dönmüştü. Planlarının bozulduğunu anlayan Kür Şad, hayallerinden vazgeçmedi. Hızla başkent Çang’an’a girerek İmparatorluk Sarayının kapılarına saldırdılar. Amaç, imparatoru sarayın içinden almaktı. Bu ani ve cüretkar saldırı, Çin muhafızlarını şaşırttı. Kür Şad ve 40 arkadaşı, sayıca kendilerinden kat kat fazla olan Çin askerleri ile kıyasıya bir mücadeleye girdi. Çaresizlik içindeki bu yiğitler, bağımsızlık uğruna savaşarak saraydan kaçmayı başarsalar da, Wei Nehri kıyısında Çin kuvvetleri tarafından nihayetinde köşeye sıkıştırıldı. Son nefeslerine kadar savaşan bu kahramanlar, o gece şehit düştü. Kürşad ayaklanması fiziki olarak başarısızlıkla sonuçlansa da, Türklerin özgürlük arayışının tükenmediğini tüm dünyaya ilan etti. Kürşad ayaklanması, bir milletin bağımsızlık aşkının sembolü haline geldi.

Kürşad ayaklanması, doğrudan bir siyasi başarı getirmese de, tarihsel sonuçları açısından paha biçilmez bir mirasa sahiptir. Bu isyan, Türk milletinin bağımsızlık idealinin asla sönmeyeceğinin bir kanıtı olmuştur. Çin İmparatoru Taizong, bu olayın ardından Türklerin başkent yakınlarında tutulmasının büyük bir risk olduğunu anlamış ve Türk halkını daha uzağa, Çin Seddi’nin kuzeyine gönderme kararı almıştır. Bu coğrafi hareket, Türklerin yeniden örgütlenmesi için hayati bir zemin hazırlamıştır. Yaklaşık otuz yıl sonra, Kür Şad’ın mirasını omuzlayan Kutluk İlteriş Kağan, bu ayrılmış ve dağılmış Türk kabilelerini yeniden birleştirerek İkinci Göktürk Kağanlığı’nı kurmuştur (682). Kutluk Kağan’ın isyanı, tam olarak kürşad ayaklanmasının yarattığı milli uyanışın ve bağımsızlık arzusunun üzerine inşa edilmiştir. Türk tarihi ve mitolojisinde, Kür Şad’ın yiğitliği, esaretin kabul edilemezliğini temsil eden efsanevi bir direniş sembolü olarak kalmıştır. Kürşad ayaklanması‘nın adı, ulusal şuurun uyanmasında kilit rol oynamış, Türk gençliğine özgürlüğün bedelinin ne kadar ağır olabileceğini ancak asla vazgeçilmeyeceğini öğretmiştir. Tarihçiler için kürşad ayaklanması, siyasi bir isyandan çok, Türklerin devlet kurma ve bağımsız yaşama iradesinin manifestosudur.
Esaretten Bağımsızlığa: Kürşad Ayaklanması
Yorum Yaz