
Batı Göktürk Kağanlığı güneye doğru genişleyerek, tarihin en stratejik bölgelerinden biri olan ve eskiden Baktriya olarak bilinen Toharistan’da kurulan Tuharistan Yabgu Devleti’ni kurdu. 7. ve 8. yüzyıllarda bu imparatorluk, Orta Asya’da Türk egemenliğinin kurulmasında ve bölgesel kültürel etkileşimlerin etkilenmesinde önemli bir rol oynadı. Yabgu Devleti, tarihsel olarak Pers, Hint, Çin ve Helenistik kültürlerin birleştiği bu bölgelerde kuruldu. İpek Yolu üzerindeki stratejik konumu, ona önemli bir ekonomik ve stratejik nüfuz sağladı. Bu durum, çeşitli medeniyetleri birleştiren zengin bir kültürel mirasın ortaya çıkmasını mümkün kıldı. Devletin idari yapısı, Göktürklerin uzak bölgelerdeki uyarlanabilir siyasi modelinin ve yerleşim yerlerini yönetme kapasitelerinin en somut örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Batı Göktürk Kağanlığı, Sasaniler ile stratejik bir ittifak kurarak bölgeyi uzun süredir yöneten Ak Hun İmparatorluğu’nu devirdi. Aynı zamanda Tuharistan Yabgu Devleti kuruldu. Bu istilanın ardından Göktürkler, Ceyhun Nehri’nin güneyinde bulunan zengin ve müreffeh Toharistan bölgesini tamamen ele geçirdi. Batı Göktürk Kağan’ı İstemi Yabgu, bu önemli eyaletin kontrolünü “Yabgu” olarak bilinen hanedan üyesine emanet etti. “Yabgu” unvanı, Türk devlet sisteminde kağandan sonra en yüksek ikinci unvandı. Bu unvanı taşıyanlar genellikle büyük bir özgürlüğe sahipti. Tamamen hanlığa bağlı olan Tuharistan Yabgu, merkezi otoritenin zayıflamasıyla iç meselelerde neredeyse tamamen bağımsız hale geldi. Devletin ilk tanınan kralı Pantu Nili, bölgedeki Türk otoritesini bir araya getirmede ve bölgesel idari unsurları Göktürk idari yapısına başarıyla entegre etmede büyük rol oynadı. Bu dönemde kurulan hükümet, bölgedeki farklı etnik gruplara ve kültürlere, özellikle de Budist ve Farsça konuşan azınlıklara yardım etmeyi amaçlıyordu. Devlet, Göktürk Kağanlığı içinde sorunlar yaşansa bile, esnek yönetimi sayesinde barışı koruyabildi. Bölgede önemli bir güç merkezi haline geldi.

Batı Türk Kağanlığı’na siyasi olarak tabi olmasına rağmen, Tuharistan Yabgu Devleti bir dereceye kadar özerkliğe sahipti ve iç işlerini kendi başına yürütüyordu. Devletin hükümdarı “Yabgu” unvanını taşıyordu. Tuharistan Yabguları, kendi ordularını yönetme, kendi adlarına sikke basma ve yakın ülkelerle diplomatik anlaşmalar yapma gibi önemli egemenlik ayrıcalıklarına sahipti. Bu, Kağanlığın bir parçası olmalarına rağmen fiilen bağımsız krallar olarak faaliyet gösterdiklerini göstermektedir.
Kadim ve zengin Belh şehri, devletin başkenti olarak hizmet veriyordu. Bölgenin köklü Fars ve Budist kültürleri ile bozkır kökenli Türk devlet geleneği, yönetim yapısında bir araya getirilmişti. Sanat ve yönetim, bu kültürlerarası bağlantının en belirgin olduğu iki alandı. Yabgular, İpek Yolu’nun güney kısmına hakim olarak ve kervanlardan vergi toplayarak muazzam bir ekonomik güç elde ettiler. Bu yetki sayesinde, Toharistan’ın küçük beyliklerinin yanı sıra Sasani İmparatorluğu ve ardından Emeviler gibi daha güçlü komşularına karşı da başarılı stratejiler uygulayabildiler. Devletin ordusunu hem Türk süvari alayları hem de yerel halktan gelen piyade birlikleri oluşturuyordu.

Tuharistan Yabgu Devleti için en büyük ve en kalıcı tehdit, 7. yüzyılın ortalarında Arap-İslam birliklerinin Horasan ve Maveraünnehir’e doğru ilerlemeye başlamasıyla başladı. Yabgu Devleti, onlarca yıl boyunca bölgedeki diğer küçük prensliklerle ittifaklar kurarak Arap yayılmasına şiddetle direndi. Bu çatışma sırasında, güçlü doğu komşuları Çin’in Tang Hanedanlığı’ndan zaman zaman askeri ve diplomatik yardım istediler. Ancak Emeviler, bölgeye yetenekli bir komutan olan Kuteybe bin Müslim’i gönderdi ve onun sistemli fetihleri, devletin askeri gücünü ve dayanıklılığını ciddi şekilde baltaladı. Belh gibi önemli şehirler daha sonra düştü ve Yabgu Devleti’nin etki alanı daraldı.
Yabancı saldırılardaki artışa eşlik eden iç çatışma, devleti zayıflatan bir diğer önemli unsurdu. Devletin savunma kabiliyetleri bu istikrarsızlık nedeniyle tamamen tükenmişti. Tuharistan Yabgu Devleti, 8. yüzyılın başlarında siyasi bir varlık olmaktan çıkmıştı. Bölge üzerindeki tam Arap kontrolü, Türk Yabguların salt sembolik bir yönetime sahip olmasına yol açtı. İslamlaşmış olmalarına rağmen, bölgedeki Türk halkı ve kültürü, devletin yıkılmasıyla siyasi bağımsızlıklarını kaybetti. Bu süreç, Orta Asya için yeni bir kültürel ve siyasi çağın başlangıcı oldu ve aynı zamanda bölgenin güç dinamiklerinde kalıcı bir değişime yol açtı.
Tuharistan Yabgu Devleti: Kökeni, Tarihi ve Yükselişi
Yorum Yaz